Geleceğe hazır liderlerin başarı vizyonları performansa olduğu kadar çalıştıkları şirketlerin yarattığı olumlu etkinin değerlerine de dayanıyor. Bu liderler, kişisel tanınma yerine kurumsal başarıyı öne koyuyorlar. Karar verme sürecindeki cevapları, çalışanlarından almayı tercih ediyorlar. Hatta artık bilim adamları gibi ölçerek, değerlendirerek, iyileştirerek, test ederek çalışıyorlar. Her zaman söylediğim sabit zihniyetlerden uzaklaşıp büyüme zihniyetini seçiyorlar. Koçluk ve mentorluk özelliklerini kullanarak ve sosyal zekayı ön planda tutarak çalıştıkları ekip arkadaşlarını güçlendirip motive ediyorlar.
Hal böyle olunca da çalışan bağlılığı yükseliyor. Gallup’un 200 firma ile yaptığı bir araştırma en yüksek çalışan bağlılığına sahip şirketlerin karlılığının diğerlerine oranla %22, üretkenliğinin de %21 olduğunu söylüyor.
Pandemi ile girdiğimiz dönem ve pek çok alanda karşılaştığımız değişim, çalışanların alanında da kendini gösterdi. Çalışan devir sayıları hızla artmaya devam ediyor. Geçen sene Amerika’da büyük istifa adını verdikleri akım pek çok ülkeye yayıldı. Ülkemizde de çalışan devir sayıları yükseldi. Yani artık çalışanı elde tutabilmek için ciddi gayret sarf etmek gerekiyor. Bu da sadece insan kaynaklarını değil, liderleri de yakından ilgilendiriyor.
MIT üniversitesi Sloan School of Management tarafından geçtiğimiz Eylül ayında yapılan bir araştırma, işyerlerindeki detoks ihtiyacından söz ediyor. Araştırmaya katılan çalışanlardan her 10 kişiden 1 kişi, çalıştığı yeri toksik olarak nitelendirmiş. Ankete katılanların yarısı işten ayrılma sebeplerinin bir yönetici ya da ekip lideri olduğuna işaret ediyorlar.
Aynı araştırmanın üst düzey yöneticiler arasında yapılanı ise işten ayrılmak isteyen üst düzey yöneticilerin sebeplerinin başında %80 patronlar olduğunu ortaya çıkartıyor.
Anlaşılan çalışan bağlılığının önemi günümüzde de devam ediyor. Yöneticiler kendilerini ve diğer yöneticilerini toksik davranışlardan sorumlu tutmaya istekli olmadıkları sürece ne kurum kültürünü geliştirebiliyorlar ne de değiştirebiliyorlar. Dolayısı ile bu durumda yöneticilere iki seçenek kalıyor:
Ya şirket içerisinde kültür stratejisi, ve yönetici iletişim şekilleri alanında detoks yapmak.
Ya da yetenekleri elde tutamayıp kaybetmek. Çalışanlar artık bir faktör olarak değil aktör olarak görülmek isteniyor.
O halde makalemizin sonuna gelmeden önce yöneticilik becerilerimize destek olacak 10 aylık bir detoks programı uygulamaya ne dersiniz? Size aşağıda becerilerinizi geliştirmenize destek olacak bir tablo gönderiyorum. Her biri için kendinizle hakkını vererek 1 ay çalışırsanız göreceksiniz ki bugün ile 10 ay sonrasında hem kendinizde hem de yarattığınız ortamlarda ciddi farklar oluşacak. Bu çalışmalar kapsayıcı olmayı şirket kültürümüzde bir öncelik haline getirecek ve bu anlayışı sağlamlaştıracak, ulaşılabilir, her şeyin ve herkesin dahil ve ait olduğu bir alan yaratacak.
Sevgilerimle,
Bozkurt Cendey
Comments